Takip ettiğim bir dergiden alıntı yaparak bir konu üzerinde fikirlerimi belirtmek isterim.
Kısa adı SEKAM olan Sosyal Ekonomik Araştırmalar Merkezi'nin yapmış olduğu bir araştırmanın sonucunda; Türkiye'de boşanmalardaki artışın sebeplerinde ilk sırayı %16,9 ile 'eşe sadakat duygusunun zayıflaması' ikinci sırayı %16,9 ile 'yeni hayat şartlarının eşler arasındaki saygı ve sevgiyi azaltması' üçüncü sırayı %14,2 ile 'kadınların geçmişe oranla ekonomik açıdan daha özgür olmaları' alıyor.
Bu istatistiklerden hareketle, kadın ekonomik açıdan özgürleştikçe boşanmaya daha çok cesaret ediyor ya da evlilik sırasında yaşanan küçük olumsuzluklara karşı tahammül etmenin gereği olmadığına mı inanıyor?
Aynı araştırmaya göre boşanmalardaki en önemli sebepler ise şöyle : %24,5 ihanet,%17,6 fiziki şiddet, %17,4 sevgisizlik, %17,3 alkol-kumar, %5,7 sözlü şiddet, %4,9 erkeğin evin geçimini sağlayamaması.
Burada da boşanma sebeplerinin genelde erkeklerin davranışlarıyla ilgili olduğunu görüyoruz.
Bekar biri olarak hariçten gazel okuyorum ancak çevremdeki çiftleri gözlemleyerek bir sonuca varmak istiyorum.
Neden kadınlar çalışmak istiyor?
1) Topluma faydalı olabilmek için
2) Aileye ekonomik açıdan katkıda bulunabilmek için
3) Erkeğin karşısında daha güçlü durabilmek için.
Birinci maddeyi gözeterek çalışan kadınları takdir etmekten başka yapacak bir şey yok. İdealleri olan, topluma doğrudan ya da dolaylı yollardan fayda sağlayan ve birincil sebep olarak çalışmayı, para kazanmak olarak görmeyen kadınların toplumumuzda artması için elimizden geleni yapmamız gerekir.
İkinci maddeyi gözeterek çalışan bayanların ise durumunu sorgulamak gerekir. Çünkü 'modern' hayatta kadın ailesine ekonomik açıdan 'katkıda' bulunmak isterken, psikolojik olarak ailesinden bir şeyler götürmekte midir? Üç kuruş kazanmak için karşılığı para ile ölçülemez değerlerden tavizler mi verilmektedir?
Günümüz modern hayat düzenine karşı durmaya çalışan biri olarak (İstanbul'da karşı durmak çok zor); bazı evrensel, binlerce yıl uygulanmış, belki insanın doğasında olan bazı kuralların hiçe sayıldığını, bunları uygulamaya çalışanların ise hor görüldüğünü ya da alaya alındığını görüyorum.
Üçüncü maddenin sebebi ise tamamen erkeklerdir. Neden kadın, erkek karşısında güçlü durmak, ezilmemek ister? Demek ki ezmek isteyen biri var. Ezilen ve hakkı yenilen insan güçlenmeyi ister. Kadını hor gören, ona kendini ikinci sınıf insan hissettiren, narin kadın ruhunu tanımayan, kaba erkek yüzünden kadın da çalışarak güçlenir.
Yazının sonunu, makaledeki sonuç kısmına tamamen katıldığım için aynen yazıyorum:
Hanımlar; dünya tatlısı yavrularını keyifle büyütebilmeli , bin bir sıkıntıyla kazanan erkeğinin ekmeğini afiyetle ama şükrederek yiyebilmelidirler. Patronlarının, müşterilerinin, işlerinin köleleri olacaklarına; evlerinin hem kölesi hem patronu olmalıdırlar. Daha çok kazanarak mutlu olmanın hayalini kurmak yerine, ellerindekiyle yetinerek mutlu olabilecek hale erkeklerin de desteğiyle gelebilmelidirler.