4 Nisan 2010 Pazar

Pazar Notları


Hamursuz bayramı bitmeden bu sefer de Hristiyanların Paskalya'sı başladı. Sultanahmet, Beyazıt, Eminönü, Balat, Fener, Taksim, Beyoğlu cıvıl cıvıl turistlerle dolu İstanbul'da. Dünyanın dört bir yanından gelen (daha çok Yunan, İspanyol, İtalyan)Hristiyanlar kutsal mekanları ziyaret ediyorlar. Hepsinin bayramı kutlu olsun. Ne güzel renk şehrimiz için. Dünya başkenti diye boşuna demiyoruz...

Birkaç senedir moda olan kafelerde bin bir çeşit kahveler satılıyor. Hepsinin tadı ayrı bir güzel ama bizim Türk Kahvesi gibisi var mı yoksa alışkanlıklarımız mı bizi bu düşünceye sevk ediyor? Her yemekten sonra arar oldum...

İstanbul Film Festivali başladı. 18 Nisan'a kadar sürecek festival filmleri için geç kalınmadı. Çok güzel filmler var. Bir kaç tavsiye : Bay Hiçkimse, Greenberg, Yepyeni Bir Hayat, Orjinal Altyazılı...

Fenerbahçe... Futbolda yaşadıklarımız yetmiyormuş gibi bize bir Voleybol Bayan maçında bile şu heyecanı yaşattıysa kabul edelim anormallik bizde. Kızlarla ne kadar gurur duysak az. Bugün final maçı var. Kaybetseler de (ki inşallah kupayı alırlar) bu büyük başarıyı bize yaşattıkları için teşekkür ederiz. Doğru ekip, doğru yatırım, doğru yönetimle birleşince başarı kendiliğinden geliyor. Bu üçlemeyi basketbol ve futbolda da göreceğimiz günler olur inşallah...

Artık bahar geldi. Kazakları, montları kaldırmanın zamanı da. Lale festivali başladı. Her yer cıvıl cıvıl... Sabahları kalkarken hissedilen isteksizlik ve yorgunluğu baharın gelişine verelim. Kapalı ve hafif rüzgarlı havalar tercihimizdir ancak çok soğuk ve çok sıcaklara tercih ettiğimiz şu günlerde çocukların gözlerindeki ışıltıyı görmek bile yetiyor.

2011 şampiyonlar ligi finalinin yeri açıklandı : Wembley! Daha Madrid'e gitmeden düşünmek bile erken ama bu büyüleyici şehir ve stadda final maçı nasıl olur? Hayal etmeden nasıl duralım?

Euronews haberleri... Eğer dünya ve Türkiye gündemini tarafsız bir şekilde takip etmek istiyorsanız, bir süredir Türkçe yayın yapan bu kanalı takip edin...

Bir cuma gecesi saat 1. Taksim Kitchenette. Bir masada Hilmi Yavuz diğer masada Ara Güler. Hilmi Yavuz'un karşısında yirmili yaşlarda bir bayan. İstemeden kulağımız gidiyor konuşmalara. Kızın ağzından küfürlü sözler çıkarken Hilmi Bey'in tepkisi sıfır. Ne oluyor ne bitiyor bilmiyorum ama şaşkınım...

Şu dünyanın özü aşktır (bana göre). Kimisi paraya, kimisi eşyaya, kimisi bir insana, kimisi bir kulübe, kimisi yaptığı işe aşıktır. Bir de Allah aşıkları vardır. Hz. Mevlana bu aşıkların hocasıdır diyelim en basit tabirle. Bir tanım yapmış. Yukarıdaki her çeşit aşka uygun :

Aşıklık gönül iniltisinden belli olur. Hiçbir hastalık gönül hastalığı gibi değildir. Aşkı şerh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyleyeyim, asıl aşka gelince o sözlerden mahcup olurum. Dilin tefsiri gerçi pek aydınlatıcıdır fakat dile düşmeyen aşk daha aydındır. Çünkü kalem, yazmada ve koşup durmaktadır ama aşk bahsine gelince; çatlar aciz kalır. Aşkın şerhinde akıl, çamura saplanmış eşek gibi yatar kalır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder