20 Aralık 2009 Pazar

Obrigado Carlos


Çocukluğumuzda hayalini bile kuramadığımız bir şeydi onun Fenerbahçe formasını giymesi. Hem de öyle bir iki maç da değil. İki buçuk yıl giydi.

Duygusal bir yapıya sahip bu adam, ilk geldiği yılında, sağlanan ortam sayesinde, uyum sorununu çabuk atlatıp bence çok başarılı oldu. Bunda Zico'nun da büyük etkisi var tabi. O sene Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynamamızda baş aktörlerden biriydi. Chelsea maçlarında oynasa belki sonuçlar daha farklı olacaktı.

Aragones döneminde suratlar asılınca onun da futbolunun yüzü asıldı. Bundan cesaret alan bazı cahillerin tribünde 'geldiğinden beri ne yaptı ki' nankörlüklerini duyar olduk.

Pozitif yaşamın yeşil sahalardaki temsilcisi bize iki buçuk yıl boyunca disiplinin asık suratlı olmak anlamına gelmediğini öğretti. Bazı değerlerin, kazanmaktan daha önemli olduğunu gösterdi.

Hayatımda hiçbir futbolcuyu karşılamaya hava alanına gitmedim. Bir tek o hariç. Kardeşim çok istemişti. Cuma gecesiydi. Gittik... İyi ki gitmişiz. Bir daha futbolcu karşılamaya gideceğimi de zannetmiyorum. Ona hürmeten...

Modern futbolun en büyük yıldızlarından biri Kadıköy'deydi. Değerini ne kadar bildik? Bence yeteri kadar değil.

Teşekkürler Carlos... Bize yaşattığın güzel günler ve kulübümüze verdiğin maddi manevi hizmetler için..

Obrigado...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder