Sonbahar ve İstanbul... En sevdiğim mevsim ve en sevdiğim şehir. Belki sonbaharı sevdiğim için yaşadığım şehri seviyorum. Belki de aşık olduğum şehrin en güzel hali sonbahar olduğu için bu mevsimi seviyorum. Her yıl Eylül sonu geldiğinde ve bu pazar günü gibi hava kapalı olduğunda, bir sonbaharı daha İstanbul'da yaşadığım için şükrederim... Boğaz, parklar, tarihi yarımada tam gezilesi zamanlar... Bir sonbahar günü, Türk kahvesi eşliğinde boğazı seyredin. Bakın nerelere dalıyorsunuz...
Türkiye kabuk değiştiriyor. Yeni bir sürece giriyor. Kimisi diyor yandık, bittik ülke elden gidiyor, kimi de Türkiye dünya lideri ülke olma yolunda ilerliyor. Herhangi bir olgu hakkında bu kadar taban tabana zıt tespit hatırlamıyorum. Ya bir taraf fazla karamsar, ya da diğer taraf fazla hayalci. Oysa bu işin bilimsel ölçümleri muhakkak var. Son 15-20 yılın gsmh değerleri, tüketilen çimento, alınan konut ve taşıt sayısı, tüketilen diş macunu, hijyen ürünleri ve satılan kitap sayıları gibi verilerden bir sonuç çıkarılıp gelecek hakkında fikir yürütebiliriz. Hepimizin isteği refah seviyesi yüksek bir ülkeye sahip olmak. Gerçeği bize gösterecek tek şey zaman.
Bu yaz birçok etkinliğe katılma fırsatı buldum. Konserler, sergiler, festivaller, spor müsabakaları. Unutamayacağım iki aktivite vardı bunların içinde. Biri dünya basketbol şampiyonası Türkiye-Sırbistan yarı final maçı. Diğeri U2 konseri. U2'nun İstanbul'a gelişi, siyasi mesajları ve konserde yaşanan çirkin olaylar reyting uğruna insanların önüne sunuldu. Oysa müziğini bir kenara koyun, olağan üstü bir görsel şov seyrettik o gece. Sahneyi seyretmekten müziğe konsantre olamadım. Bu müzik türünden hoşlanmayanların bile sıkılmadan vakit geçirebilecekleri, büyüleyici bir geceydi. Maç mı? En sevdiğim heyecanlardan birini yine yukarılarda yaşadım. Sokakta top oynayan çocukların güzel ve çekişmeli maçını seyrederken de heyecan duyarsınız. Düşünün böyle bir maçı ama kazanan dünya kupası finali oynayacak. Yürek zor dayandı.
Ortaköy'de üç ay önce açılan bir dondurmacı var. Ciao... Tam cadde üzerindeki Kilise'nin sırasında küçücük bir dükkan. Dondurması muhakkak denenmeli. Bir daha başka yerde dondurma yemek istemeyeceksiniz.
Hayatımda ilk defa, müzik albüm satan bir mağazada 'bu çalan kimdir' deyip albüm aldım. Bossa Hit Lounge. Hit parçaların Bossa versiyonlarını yapmışlar. Rihanna-Umbrella, Coldplay-Viva la vida, James Blunt-You're beatiful bu şarkılardan bazıları. Favorim Maroon5-Sunday Morning.
Bir abim geçtiğimiz gün kız babası olacağının haberini verdi. Sevincini onunla paylaşırken ne kadar çok kız çocuğu olan ve olacak olan var dedim. Bir arkadaşının stresli adamların kızı olduğunu söylediğini söyledi. Bilimsel olarak ne kadar doğru bilmiyorum ama şöyle bir etrafıma baktığımda sanki doğru gibi...
Güzel bir şiirle bitirelim eskisi gibi...
Altı derlerse de şartı imanın
Hemen inanmayın, hemen kanmayın!
Sakın sözlerimi inkar sanmayın,
Hak ile muhabbet ondan öncedir
Kul hakkı eğer olursa masal,
Neylesin ona saç neylesin sakal?
Ahlaksız ibadet, delik bir çuval,
Cömertlik, merhamet, ondan öncedir
sana 2 yorum Pasam :) ilki; unutamayacagin anilarda madrid yok mu? :)) ikincisi; stresli adamlarin mi kizi olur bilmem ama Allahtan dilerim ki senin de bir kizin olsun :))
YanıtlaSilAmin Onur'um amin... :) Ben istanbul'daki aktivitelerden bahsetmiştim. Madrid global bir olay :) O hayatta unutulmayacak bir anı... Milyarlar versen bir daha yaşayamayacağın bir anı...
YanıtlaSilKorrespendansiya.........Unutulmaz...
YanıtlaSilBu arada Hasan'ım, unutma rakamlar halkın gözünü boyamak için manupule edilebilir. Hükümet rakamları kullanarak her zaman kendini başarılı gösterebilir. Bu geçmişte de böyle oldu, şu an da böyle...
Şiiri okuyunca ortaokul din kültürü kitapları aklıma geldi:)
Usta o zaman verilen hiçbir rakamı dikkate almamak gerekir. Bu rakamları nereden bakıp yorumladığın gibi bir durumsa eskiden her tv kanalının en çok biz izleniyoruz durumuna benzer. Resmi gayri resmi rakamlar diyorsan onu da bilmem ancak ihracat-ithalat, satılan mal gibi rakamlarda oynama yapılamaz...
YanıtlaSil