23 Ağustos 2009 Pazar

Pazar Notları


Başladı oruçlu günler. Kimini asabileştiren kimini sessizleştiren günler... Bilinç altında daha fazla iyilik yapma, ibadet etme, ona muhtaç olduğunun daha fazla farkına varma, ona daha fazla ulaşma isteği. Sonra ne oluyo da unutuyoruz bunları? Ah şeytan ah... Uzak dur...

Başka bir zaman gecenin bir vakti kalkıp bir tabak pilav yiyip tekrar yatar mıyım acaba? Çok zor gibi geliyor ancak Allah nasıl bir ruh haline büründürüyorsa, çok doğal bir durummuş gibi geliyor...

İstanbul'da ramazan. Başlı başına bir konu. Ayrıca yazarız ama hemen söyleyim. Bu şehirde ramazan bir başka güzel. Yaşamak isteyene tabi...

İngilizce'yi çok iyi biliyormuşum gibi İtalyanca ve Rusça öğrenme isteği var içimde sanki çok kolay olacakmış gibi. Dil öğrenimine karşı fazla bir beceri de yok. İnsan otuzundan sonra ne kadar öğrenebilir bir dili?

Mozart'ın 25 no'lu sol minor senfonisi... Mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur. İnternette bir yerlerden bulun (fizy.com'da var) gözünüzü kapatın ve dinleyin. Müzik dehasının olağanüstü bestelerinden sadece biri...

Üç günde bir Fenerbahçe maçı var. Sürekli galip, tempolu futbol; koşan, arzulu, başarıya aç futbolcular. Bir taraftar takımından başka ne ister ki?

Kimseyi övmeyen, kimseyi kötülemeyen, kimseden yakınmayan, kimseyi suçlamayan olgun insandır demiş Epictetos. Bu sözden sonra çeverimzde ne kadar olgun insan var bir düşünelim...

5 yorum:

  1. Hasan Bey,

    Şaane hayatınız var...bence blog unuzun ismini dolce vita olarak değiştirin efem...

    YanıtlaSil
  2. önceden sonbaharla eşdeğer olur daha anlamlı olurdu..

    YanıtlaSil
  3. evet istanbul'da sonbahar ve ramazan... görecek miyiz bir daha bakalım?

    YanıtlaSil