3 Ocak 2010 Pazar

Abdülkerim'den İnciler


İlk Fenerbahçe maçım 1983'te Fenerbahçe-Sarıyer maçı. Sağolsun babam götürmüştü... Ayrı bir anı olarak yazarım bir gün o gün ile ilgili.

O günlerin kadrosunda hayal meyal hatırladığım Abdülkerim vardı. Bugün hırçın futbolcu denilen Lugano onun yanında beyefendi kalır. Bu çok problemli adam bugün teknik direktörlük yapıyor. Geçtiğimiz günlerde bir röportajını dinlemiştim ve çok hoşuma gitmişti muhabbeti. Bu ayki Four Four Two'da yeni bir röportajı var. Oradan bir kaç seçme yaptım :

* Colin Kazım'a taraftar tepki gösteriyor. Ben o zamanki yaptıklarımla Kazım'ı cebimden çıkarır ama sahada giydiğim formanın hakkını verirdim.

* Lugano'yu ben de kendime benzetiyorum ama ben ondan çok daha fazlaydım. Lugona daha ölçülü. Sahada pisliğini yapıyor ama olayı hemen kapatmayı beceriyor. Ben de onun gibi kafama birini taktıysam yapacağımı yapar, saha , içinde yapamadıysam tünelde, koridorda yapmaya çalışırdım.

* Kaybetmeye hiçbir zaman tahammülüm yok. Eşimle kendi aramızda tavla oynarken bile baktım yeniliyorum çaktırmadan pul çalarım ama yenilmem.

* Maçlarda Rıdvan ile sahada karşı karşıya gelmeyi hiç istemezdim. Maçlardan bir gece önce uyku tutmazdı. Sonra Fenerbahçe'ye geldi de içim rahatladı.

* Fiorentina ile maç yapmıştık. Socrates'e karşı oynamıştım. Adamın bacaklarına ancak yetişebiliyordum. Onu incelemekle geçmişti oyun.

* Kova Yaşar Almanya'da salon turnuvasında Matthaeus'tan okkalı bir gol yemişti. Gol olduğunda adamın ayağı Yaşar Ağabeyin kafasına gelmişti. Geldi özür diledi başını okşadı. Yaşar Ağabey de ' At ulan! Sen topçunun kralısın, bana Türkiye'de Şirin bile gol atmışken golü atan sen ol!' demişti.

* İlk hocam Lağım Osman'dan hakeme çaktırmadan nasıl tekme atılacağını, kornerde rakip yükselince nasıl şortunu çekebileceğimi öğrenmiştim.



1 yorum: