17 Ocak 2010 Pazar

Son Günlerde Fenerbahçe


Kulüpteki her adımı takip eden binlerce kişi var. Bunlar da görüyor ki 100. yıldan sonra kulüpte varolan huzursuzluk, diken üstünde yürüme, her geçen gün daha da artıyor. Bir başarı gelirse bu huzursuzluklar unutuluyor ya da rafa kaldırılıyor. Başarı gelmezse de birileri tarafından unutturuluyor. Bir taraftar açısından hiç hoş bir durum değil.

100 yılı aşmış bir tarihi olan kulübün diğer kulüplerden bazı farkları olması gerekir. Sporcularının, kulübe geldiklerinden itibaren, o zamana kadar ki hal ve hareketlerini bir kenara bırakıp Fenerbahçe sporcusunun olması gerektiği hal ve hareketleri benimsemesi gerekir. Bunu bizim kulüpte pek göremiyoruz ancak bunun tam tersini daha fazla görür olduk futbol şubesinde. Yani bırakın Fenerbahçe'yi özümsemeyi, gelen adam kendi hal ve hareketlerini Fenerbahçe'ye empoze etmeye çalışıyor.

İşte burada askeri disiplin ile iş disiplini arasındaki fark devreye giriyor. Önder ve Kazım'a gece hayatları ya da yaşadıkları olaylar yüzünden kulüp bulmaları isteniyor. Diğer futbolculara 'ayağınızı denk alın' mesajı iletiliyor. Aman ne güzel!

Gökhan Ünal transfer edildi. Bu futbolcu sezonda otuz gol atsa ne olur? Fenerbahçe'ye böyle onlarca oyuncu geldi gitti. İnşallah mahçup olurum. Sembol bir oyuncu camiamıza gelmiştir.

Spor Sergi Sarayında seyrettiğim ilk maçlardan birinde yanımda Hüsnü Çakırgil oturmuştu ve daha Fenerbahçe'ye transfer olmamıştı. Düşünün ne kadardır basketbol takımını takip ettiğimi. Yirmi yıldan fazladır takip ediyorum, ben bu kadar kimyası bozuk ve hocasına inanmayan bir Fenerbahçe takımı görmedim. Başarısızlıklar yaşanır ama bu imkansızlıklardan dolayıdır. Basketbol takımı maddi sıkıntılarına rağmen sahadaki mücadelesi ile hep bize 'futbolcularda da böyle mücadele isteği olsa' dedirtmiştir. Yaşanan bu kadar hezimet derecesine varan mağlubiyetlerin ve başarısızlıkların onda biri futbol şubesinde olsa bugün teknik kadrodan bir kişi kalmamış hatta bazı futbolcular kadro dışı bırakılmış olurdu. Peki neden basketbol için bu geçerli olmuyor? Demek ki ortada başka bir işler dönüyor. Bizim aklımız ve saf taraftar kimliğimiz sizin bu kurnazlıklarınızdan anlamaz diyelim. Ama sakın bizim duygularımızla oynayıp 'taraftarımızın desteği, taraftarın isteği vs' hamasi laflarla kendi çıkarlarınıza alet etmeyin. Tarih sizi de sorgulayacaktır.

Bu kadar kirliliğin arasında Bayan Voleybol Takımımız efsane bir yıl yaşatıyor bize. Dün Galatasaray'ı 3-0 ile geçtiler ve hala Türkiye liginde set vermediler. Voleybolda böyle şeyler pek yaşanır mı bilmiyorum ama bu spora sevgiyi ve ilgiyi arttıran bu takımı ne kadar alkışlasak azdır. Yılın takımı olmayı bence şimdiden hak ediyorlar.

Son ahkamımız da Fenerium ile ilgili olsun. Yeni gelen Fenerium yönetiminin takdir ettiğim bir yönü var. Fiyatlar her geçen gün makul seviyelere iniyor. Piyasada satılan muadil ürünler ile Fenerium ürünleri arasındaki büyük fiyat farkı azalmış durumda. Bu güzel bir şey. Ancak yeni gelen yönetime, yaptığı ürünlere bakarak değerlendirirsek taraftarlardan kopuk oldukları aşikar. Günlük giyime uygun olarak sundukları Cadde koleksiyonu genel koleksiyonun büyük bir kısmını oluşturuyor. Bu konuda daha önceleri yapılan çalışmalar Fenerium'da başarısız oldu. Hadi yanlış ya da kalitesiz yapıldı diyelim, bu tür koleksiyonlar prestij koleksiyonlarıdır. Toplam ürünlerdeki oranı %10-15 i geçmez. O çok takip ettiklerini söyledikleri büyük kulüplere bakarlarsa bunu çok rahat göreceklerdir. Hele bu koleksiyonun içinde yer alan siyah-beyaz triko, bordo kazak ve pembe gömlek çok talihsiz ürünlerdir. Lefter forma güzel düşünülmüş ancak teknik olarak yanlışlarla doludur. İnşallah bu yoldan en az zarar edilerek dönülür ve fazla ısrarcı olunmaz.

6 yorum:

  1. Pazar günü çay ve ev yapımı (diyet) kurabiye ile senin Pazar yazılarını okumak çok keyifli Hasancım, şu anda olduğu gibi :)
    siyah-beyaz renkteki ürünleri görmedim sadece duydum, inanmakta güçlük çekiyorum, ben görmeden kaldırılır ümidiyle henüz Fenerium kapısından girmedim :) hayır enteresan olan herhangi bir tepki de duymadım..
    bi de geçen akşam Çorlulu Ali Paşa Medresesi'nin önünden geçtim (artık işim dolayısıyla daha sık geçeceğim), mis gibi nargile kokusunu duydum, kulaklarını çınlattım, bak işte asıl o kokuda davet var :)

    YanıtlaSil
  2. Kulüpte sembol olabilecek isimler gönderiliyor Hasanım biliyorsun sen de..yanlış işler o işler:)

    Siyah-beyaz ürünleri gördüm hatta aklıma getirdin ben de bi şeyler karaladım:)

    bayan voleybola mutlaka gelmelisin muhteşem keyifli ve zevkli..hatta final four yaparsak yurtdışında gitmeyi ciddi ciddi planlıyorum;beklerim:)

    YanıtlaSil
  3. Sedacım iltifatın için çok teşekkür ederim yaa çok mutlu oldum. Daha da gaza geldim yazmak için :)

    feneriumun internet mağazasında ürünler var... bizim zamanımızda olsa böyle bir şey kıyamet kopmuştu :)

    nargile için sözüm olsun :)

    YanıtlaSil
  4. burak bir hafta götür beni de bir voleybol maçına :) final fouru bırak mayısta barnebeuda final diyorum. Bu ay başvurular açılacak biletler için. Konuşalım :)

    YanıtlaSil
  5. ben-onur o konuda da sizden tarih bekliyoruz zaten.hem biletler için hem de oradaki program için:) bilgine..:P

    voleybol maçı için de arıycam seni,sağlam bir maça çağırıcam seni:)

    YanıtlaSil
  6. olm söyleme herkese şu madrid final başvurusunu yaaa

    YanıtlaSil