Roman okumam. Ukalaca ve yanlış biliyorum ama okumak gereken bir sürü bilgi varken roman okumak zaman kaybı gibi gelir hep...
Gazetedeki yazılarını ve çeşitli dergilerdeki makalelerini beğenerek takip ettiğim, konuşma ve davranış üslubunu takdir ettiğim bir yazar Elif Şafak. Ancak bir türlü romanlarına elim gitmiyordu önyargılarım sayesinde.
Kardeşimin tavsiyesine bu sefer uydum ve 450 sayfalık kitabı bir haftada bitirdim ki bu benim için bir rekordur. Aynı anda birkaç kitap okurum ve bir kitabı bir aya yakın bir sürede bitirebilirim...
Senelerdir tasavvufa alakam vardır. Genelde bu alanda kitapları takip ederim. Teorik bilgilerden ya da biyografilerden oluşan bu kitapların içindeyken bu bilgilerle yoğrulmuş bir roman okumak bana çok ayrı bir haz verdi.
Kitap; Hz. Mevlana-Şems-i Tebrizi arasındaki ilişki ve onların etrafında yaşananları, günümüzdeki Amerikalı musevi bir ev hanımı ile müslüman bir sufinin arasında yaşanan aşk hikayesini, iç içe geçirerek yazarın kendine has üslubuyla anlatıyor.
Bir düşünüre göre aşk çok şiddetli muhabbettir. Aşk iki ayrı cins arasında değil gönüller arasında yaşanır. Hz. Mevlana ile Şems-i Tebrizi arasında yaşanan aşk da böyledir. Başkalarının anladığı ya da anlamak istediği gibi -estağfurullah- cinsi bir ilişki değil. Okumak, anlamak gerekir...
Hz. Mevlana hakkında sayısız eser var ancak Şems-i Tebrizi hakkında fazla bilgi doküman yok. Nerede ve ne zaman öldüğüne dair bir bilgi de yok. Yazar bu kişiliği eldeki bilgiler ile çok güzel tasvir etmiş.
Eğer bu ilme az da olsa bir ilgi ya da merak duyuyorsanız başlangıç için bu kitapla giriş yapabilirsiniz. İlginiz yoksa da aşka başka bir pencereden bakmak için güzle bir örnek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder