6 Ekim 2009 Salı

Fenerbahçe - Gençlerbirliği


Ne güzel bir gündü bir Fenerbahçe'li için... Maçtan biraz önce ezeli rakibin renkdaşından üç gol yemiş, istekli ve mücadele gücü yüksek takımın ise sahada tam konsantre. Şansızlık uzak durursa daha ilk dakikalardan maçın geleceği gözüküyor derken; büyük üstad sahneye çıkıyor ve erkenden içimizdeki stresi alıveriyor.

Kim bilir kaç kere yaptı bu işi geldiğinden beri? Kaç kere bizi sevince boğdu? Yine yaptı ve daha çok yapacak inşallah. Belki bazen yapamıyor ama o kadar da lüksü olsun. Bir daha böyle bir adamın çubuklu giymiş başka versiyonunu görebilecek miyiz diye düşünüyorum. 'Korkarım hayır' diyorum içimden ve bazen sırf onu seyrediyorum oyun içinde.

Bu adam böyle bir iki paragrafla geçiştirilir mi? Asla... Kalbimizde yeri ayrı... Sonsuza dek...

Onaltı kişilik 'locamıza' her geçen gün yeni misafirlerimiz ekleniyor. Bu sene maçları sanki evin büyük balkonundan seyredermiş gibi seyrediyoruz. Maçın hem içinde hem dışındayız.

Malum sarı kart pozisyonunda kendimden geçiyorum ve bir dakika sonra utanıyorum. Nasıl kendime mukayet olamadım inanamıyorum. Belki başka bir hakem yapsa bu kadar tepki vermem ama bu adamın kötü niyetli olduğunu senelerdir görüyordum ve belki de ilk defa bu kadar yakından şahit olmuştum. Tövbe ediyorum içimden...

Sekizde sekiz ve en yakın rakibine sekiz haftada beş puan fark. Çok şükür diyip yola devam etmek lazım. Aman gevşemeyelim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder