10 Ocak 2010 Pazar

Yahşi Batı


Doksanlardan bu zamana sahne sanatlarında Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli kişi kimdir derseniz hemen hiç düşünmeden Cem Yılmaz derim. Yaptığı işleri beğenir ya da beğenmezsiniz ancak her işindeki özeni ve en iyi yapma emelini inkar edemezsiniz. 1995'te gittiğim ilk göstersinden bu yana yaptığı tüm işleri takdir ediyorum.

Şimdi bu kadar beğendiğim bir sanatçının yaptığı bir film hakkında tarafsız yorum yapmam düşünülemez. Filme girerken ön yargılarla gittiğim gibi çıkarken de bu ön yargılarımla çıktım. Geç yazdığıma bakmayın daha önceki her Cem Yılmaz filmindeki gibi filmi ilk gün seyrettim.

Bizden önceki neslin çok sevdiği kovboy çizgi romanları ve filmleri pek ilgimi çekmez. Daha önce doğru dürüst seyrettiğim iki kovboy filmi hatırlıyorum. Biri Mel Gibson ve Judie Foster hatırına gittiğim ve hoşça vakit geçirdiğim Maverick. Diğeri de üç saati bulan ve Kevin Costner'in büyük hayal kırıklığı yarattığı söylenen benim için de sıradan bir film olan Wyatt Earp.

Filme teknik açıdan bir şey söylemem haddime değil. Ama amatörden biraz üstte bilgiye sahip biri olarak ses, ışık, görüntü, sanat yönetmenliği kalitesine diyecek bir lafım yok. Türk sinemasının nerelere geldiğini ve neler yapılabileceğini teknik anlamda yine Cem Yılmaz gösteriyor.

Konu orjinal. On dakikada anlatılabilecek bir öykü, bir buçuk saate güzel bir şekilde serpilmiş ve izlerken sıkılmıyorsunuz.

Oyunculuk anlamında çok olağanüstü bir performans görmüyorsunuz. Tipik Cem Yılmaz, Ozan Güven, Demet Evgar, Özkan Uğur ve diğerlerinin oyunculukları. Sadece Zafer Algöz'ü diğerlerinden ayırabiliriz. Kayseri şivesi ile bize Türk filmlerindeki zengin Kayserili baba rollerindeki, Şener Şen'in babası Ali Şen'i hatırlatıyor. Babaannem Yüz Yaşından ve Amadeus oyunlarındaki olağanüstü performansını görmesek de ( rolü de buna pek imkan vermiyor) gerçek bir tiyatrocu ve sinemacı olduğunu bize gösteriyor.

Filmi beğenmeyenlerin yazılarına baktığımda temel nedenin çok gülmediklerini söylemeleri. Efendim herkes Cem Yılmaz sinemasından Cem Yılmaz stand-up performansı bekliyor. Şu billinmelidir ki hiç bir sinema filminde stand-up showlardaki gibi gülemezsiniz. Karşılaştırma yapmak doğru değil. Hem biri en az 50 TL biri en çok 20 TL... Ne kadar para o kadar köfte...

Cem Yılmaz'ın Gora ve Arog filmlerinde gördüğümüz günümüz gündelik hayatın geçmiş ve gelecekle karşılaştırılması ve bu sonucun getirdiği absürdlük bu filmde de var. Günümüzde bu işi en iyi yapan kişi. Kendisinin halktan kopmadığının en yakın göstergesi... Bir sanatçı halktan koptuğu an, onun yaratıcılığının bittiği andır.

Bu film yirmi yıl sonra da sıkılmadan seyredilir mi? Bence seyredilir. O zaman sorun yok...

Tek eleştirim, filme 7 yaş sınırı koyanlara. Filmde argo değil müstehçen kelimeler var. Ana avrat küfür olan filme en az 13 yaş sınırı koyulması gerekir...
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık...

4 yorum:

  1. yaşi batıda filminde en çok güldüğüm sahne çadırda barış çubuğu içmeleri :)

    YanıtlaSil
  2. evet süper bir sahneydi... ben de finaldeki gösteriler kısmında kızın çıkıp 'bir apaçi uğruna kimler ölüyor!' şiirini okumasına bittim :)

    YanıtlaSil
  3. bende gidecem inş....bütün cem yılmaz filmlerine ilk gün gitmişliğim var ama bunu denk getiremedim ..

    YanıtlaSil
  4. kötü kritikleri umursamadan, hoşça vakit geçirmek adına gitmek lazım... en azından Cem Yılmaz hatırına... :)

    YanıtlaSil