21 Temmuz 2009 Salı
Yalan Söylemek
RocknCoke 2009
Yeni BJK Formaları
14 Temmuz 2009 Salı
Hazırlık Maçları Seyretmek
Akşamları en az 10 dakika televizyon karşısında zapping yaparım. Bu sırada tesadüfen FBTV'de bu maçın canlı yayınlandığını gördüm. İlk maç, yeni transferler var, yeni oyun düzeni vs. Bu kadar etken bile bu maçın geri kalanını (yakaladığımda 50. dakikaydı) seyretmemi sağlayamadı.
Futbolcularda görünce kabul edemediğim ama bu lüksü kendimde gördüğüm maç seçme durumunu son bir iki senedir yaşamaya başladım. Oysa eskiden böyle miydi? Neydi peki değişen? Birincisi yirmibeş senedir takip ediyorum fazla değişen bir şey yok. İkincisi işler bu ara çok yoğun uyumak daha mantıklı. Üçüncü vakti daha iyi değerlendirebilirim. Dördüncüsü artık güzel futbol seyretmek istiyorum. Özellikle tv karşısındaysam...
Birincisini babam çürütüyor. 59 yaşında ve bıkmadan günün 12 saatini Fenerbahçe maçını seyredecek potansiyele sahip. İkincisini şimdi çürütüyorum. Uyumadım ve bilgisayar karşısına geçtim.
Sanırım üçüncü ve dördüncü sebepler seyretmememe sebep olanlar...
Evet, bu maçı seyrettiyseniz (istisnalar hariç) ya vaktiniz çok ya da iflah olmaz bir bağımlısınız...
Saray'da Konser
Pazar günü İdil Biret Topkapı Sarayı'nda, Kayra Şarapları'nın sponsor olduğu bir konser verdi. İki gündür gündemde bu konser sırasında yaşanan protestolar tartışılıyor. Bir grup Alperen ocaklarına mensup insanlar 'Kutsal Emanetlerin olduğu bir ortamda içkili bir konser verilir mi' diyerek protesto etmek istediler. Tarzları hiç hoş değildi ancak istedikleri oldu ve gündem yarattılar.
Ulemalar demiş ki imanın şartı altıdır ama yedinci olsaydı o da edepli olmaktı. Her iki tarafın da edepsizlikleri ortada. Bir taraf dibinde Sultanahmet cami dururken oracıkta toplanıp kameralar önünde akşam namazı kılıyor ve bana göre inanan bir insana yakışmayacak şekilde bir olayı protesto ediyor. Diğer tarafta istediğim yerde istediğim şeyi içerim edasıyla bir grup, bazılarımız için manen önemli bir mekanda eğleniyor.
İlber Hoca 'Konseri biliyordum ama içkili bir organizasyon olduğundan haberim yoktu. Bilseydim izin vermezdim' diyor.
Bugün bir grup Alperen üyesi İdil Biret Hanım'a çiçek verip özür dilemiş. Ne güzel...
İnsanımızda 'ayıp' kavramı her geçen gün azalıyor. Ötekine saygı ve sevginin öğütlenmesini bırakın sağduyulu birkaç aydın dışında düşünürlerimiz ve basın ortamı germeye ve bu gerginlikten rant sağlamaya çalışıyor...
Ama demokrasimiz geliştikçe ve ötekine de söz hakkı verdikçe bu sorun azalacaktır. Ben her geçen gün bunun gerçekleşeceğine inanıyorum ya da inanmak istiyorum.
13 Temmuz 2009 Pazartesi
Film Kritikleri
Eric'in Peşinde ve Mutluluk Anektodu
10 Temmuz 2009 Cuma
Aşk
İnsanlar, kendilerinin meyillerini, arzularını, nefsani heveslerini aşk diye isimlendiriyorlar. Aşk, tarifi olmayan bir kelimedir. Bizatihi, bütün tarifleri içinde barındırır. Meyil değildir aşk, arzu değildir, heves değildir ve en önemlisi istek değildir, vermektir. Bir duygunun aşk mı, sıradan bir sevgi mi, bir meyil ve heves mi olduğunun ölçüsü gayet kolaydır.
Yeter ki insan, kendini objektif bir gözle görebilsin. Ben karşımdakinden bir şey istiyor muyum? Ne olduğu çok önemli değil, Meselâ, onun da beni sevmesini istiyorum, bu aşk değildir. "Ben ona ne verebilirim?" Hayat dahil... Baş dahil... Can dahil... Çünkü, "Canını, canana vermektir kemali aşıkın / Vermeyen can, itiraf etmek gerek noksanını.
Aşk, iki beden arasındaki değil, iki gönül arasındaki ilişkidir. Gönlün cinsiyeti olmaz. Dolayısıyla, bu gönlün sahibi olanın erkekliği-dişiliği kimseyi alâkadar etmez. Cins olarak, erkekten erkeğe, kadından kadına, erkekten kadına, kadından erkeğe olur aşk.
Aşk gönüldedir, öyle bir derttir ki; devası kendinde gizlidir. Dışarıdan dert gibi gözükür, "bu akıllı işi mi?" denir. Evet, akıllı işi değildir. Çünkü aşk iradi değildir. İradeyle alâkası yoktur. Çünkü gönül ferman dinlemez. O fermanı, biz zannediyoruz ki padişah fermanı, hayır? Kişinin kendi aklının verdiği fermanı da dinlemez. "Şunu sevme! Bunu Seveceksin! Bu İlmen böyledir!" Hayır, aşkta böyle şey olmaz.
Sevgi ile aşk arasındaki fark ise şiddettir... Sevgide mutlaka bir karşılıklılık vardır. Sevgi, arzu ile başlar, kediye de sevgi, ağaca da sevgi, kişiye de sevgi, güzel havaya da sevgi, memlekete de sevgi... Ama bunlar aşk değildir. Aşk, batı dillerinde karşılığı olmayan bir kelimedir çünkü aşk kavramı batı fikriyatında yoktur. Gönül kelimesinin ihtiva ettiği mânâyı da içeren bir kelime batı dillerinin hiç birinde yoktur. Ana dil olan Lâtince dahil hiç birinde yoktur.
Çok sevdiğim ve büyük değer verdiğim bir büyüğümün aşk hakkındaki görüşlerinin küçük bir özeti bu yazı. Tasavvuf ilgi alanımız... Bu işe nerden başlamak gerekir derseniz bence buradan başlanmalı. Yani aşkın tarifi ile...
8 Temmuz 2009 Çarşamba
Tuluyhan Uğurlu
King of Pop
6 Temmuz 2009 Pazartesi
DOĞANIN BÜYÜK GÖSTERİSİ
He's just not into you
5 Temmuz 2009 Pazar
Travel&Leisure
Baffetto
Belh'in Güvercinleri
Hocam ve değerli büyüğüm Emin Işık'ın Belh'in Güvercinleri kitabını geçtiğimiz hafta ikinci kez okudum. Mevlana Hazretlerinin hayatını o kadar akıcı bir üslüpla yazmış ki...