Ken Loach pek tarzım filmler yapmasa da saygı duyduğum bir yönetmendir. İngiliz sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olan Loach'ın son filmi Eric'in Peşinde'nin ( Looking for Eric) Türkiye'de vizyona girmesini bekliyorum.
Efsane topçu (topçu kelimesini seviyorum eskilerin kullanıyor olması beni cezbediyor belki de) Eric Cantona hayranı bir adamın hikayesinde, başrolde Eric Cantona kendisini oynuyor. Futbolun bu kült adamı aktif futbol hayatını çoktan bitirmiş olsa da hala reklamlarla ve sosyal projelerle gündemde kalıyor. Bu film ile diğer meslektaşlarından farklı olduğunu birkez daha bizlere gösteriyor.
Fazla bir beklenti içine kendimi sokmak istemiyorum ama veriler, filmi çok beğeneceğimi söylüyor.
Bu ayki Four Four Two dergisinde film ile ilgili bir yazı vardı. Bu yazıdaki bir bölümde film oyuncularından Justin Moorhouse'ın yaşadığı bir olay çok hoşuma gitti. Fanatik bir Manchester United taraftarı olan Moorhouse 'çekimler sırasında tuhaf bir durum yaşadım' diyerek anlatıyor
''Sahnemizi bitirdik, eğlenceli de bir sahneydi, sonra çay molası verdik ve Eric Cantona bir anne edası ile elindeki büsküvi dolu tabağı uzatarak 'Justin, biraz büsküvi ister misin?' diye sordu. Açıkça söylemeliyim ki hayatımın geri kalanında bir daha o kadar mutlu olabileceğimi düşünemiyorum.''
İşte bu anketod bana çok şeyler düşündürdü okuduğum anda. Bazen bizim için çok basit ya da önemsiz bir jest başkası için unutulmaz bir an olabilir. Bunu birkaç defa her iki rolde de yaşadım.
Mesela bir kere Samandıra'da Tuncay Şanlı'yla bir bjk-gs maçı seyrettik. Onun için hiçbir önemi olmayan maç benim için hayatımın maçlarından biri oluvermişti. Türkiye'nin yıldız bir oyuncusuyla yanyana ve başka kimse olmadan maçı seyrettik. Maçta ne oldu ne bitti pek hatırlamıyorum ama maç sırasında şakalaşmalarımızı hala unutamıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder